Kahraman mı Sovyetler Birliği’ni yıkan adam mı?

admin

Mihail Gorbaçov; Batı’da bir kahraman olarak övüldü, ancak Rusya’da birçok kişi tarafından ekonomiyi mahvettiği için kınandı.

Reformist politikacı, tek partili komünist yönetimi sona erdirdi ve küresel silahlanma yarışını durdurdu. Soğuk savaşı bitirdi ancak bitirdiği yalnız soğuk savaş değildi…

Batı’da bir kahraman olarak övülen ve 1990’da Nobel Barış Ödülü’ne layık görülen Mihail Gorbaçov, Rusya’da ekonomisini mahvettiği ve süper güç statüsüne para ödediği için birçok kişi tarafından kınandı. Tartışılan iki kavramla gündeme geldi. Bu iki kavramla Sovyet sisteminde reform yapmaya çalıştı ve böylece kontrol edemediği bir devrimi tetikledi. Üniversiteli ilk ve en genç politbüro üyeliğinden 1997 yılında Pizza Hut reklam oyunculuğuna uzanan yolculuğu 91 yaşında sona erdi.

Gorbaçov 1985’ten 1991’e kadar Kremlin’de geçirdiği yıllar boyunca, Sovyetler Birliği’ndeki tek partili komünist yönetimine son verdi, küresel silahlanma yarışını durdurdu ve Orta ve Doğu Avrupa devletlerinin barışçıl kurtuluşuna izin verdi. Politikaları “proletarya diktatörlüğüne” son verdi ve soğuk savaşı sona erdirdi, ancak bu süreçte Sovyet İmparatorluğu’nun çöküşüne yol açtı.

Batı’da bir kahraman olarak övülen ve 1990’da Nobel Barış Ödülü’ne layık görülen Gorbaçov, Rusya’da ekonomisini mahvettiği ve süper güç statüsüne para ödediği için birçok kişi tarafından kınandı. Gerçekte, son dönemde çökmekte olan bir sistemde reform yapmaya çalıştı ve böylece kontrol edemediği bir devrimi tetikledi.

Ancak SSCB’de kontrol edemediği güçleri serbest bıraktı. İlk başta televizyonda yayınlanan geziler ve açık sözlü tartışmalarla artan popülaritesi, reformlarının ülke ekonomisini dönüştürmede ve sıradan yaşamları iyileştirmede başarısız olması nedeniyle azaldı. ‘Perestroyka’ politikası, kemikleşmiş devlet planlama sistemini dağıtmadan veya gerçek bir piyasa ekonomisine izin vermeden özel girişimi teşvik etmeye çalıştı. Sonuç, devlet kontrolündeki üretimde bir çöküş ve malların dağıtımında kaos oldu.

Birliğin son lideri

91 yaşında yaşamını yitiren Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) son lideri Mihail Gorbaçov, 20. yüzyılın en etkili siyasetçilerinden birisiydi.

Yaklaşık 70 yıl varlığını sürdüren SSCB’nin çözülüp dağılmasında, direksiyonda Gorbaçov vardı.

1985’te Komünist Parti’nin ve ülkenin başına geçtiğinde ilan ettiği reform programlarıyla, durgun seyreden ekonomiyi diriltme ve siyasi açmazları çözme iddiasındaydı.

Ancak attığı adımlar, SSCB’nin ve sosyalist iktidarın sonunu getiren olayları hızlandıran bir etki yaptı. Üstelik yalnızca Rus coğrafyasında değil, SSCB bünyesindeki tüm ülkelerde büyük değişimler yaşandı.

Vaatlerinin sözcüsü olmadı

İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Rusya Uzmanı Doç Dr. Hakan Güneş’in verdiği bilgiye göre, 1970’li yılların sonunda başlayan ekonomik durgunluk ve özellikle günlük tüketim ürünlerinin bulunmayışı bazı sorunları görünür kılmıştı.

Gerçi Sovyetler hâlâ bir refah ülkesiydi. Ancak ciddi oranda bir durgunluk söz konusuydu.

nihat erdoğan’ın Perestroyka ve Sosyalizmin Geleceği II makalesinde verdiği bilgiye göre, savaşların neden olduğu insan kayıpları ve azalan doğum hızının kaçınılmazı olarak ortaya çıkardığı sonuç, istihdam artışında hızlı bir gerileme oldu. İlk beş yıllık planlarda gerçekleştirilen yüzde 9,5 oranındaki büyüme hızı 1960’larda 3,8’e, 1970’lerde yüzde 2,2’ye ve 1980-85 arasında ise yüzde 0.9’a kadar gerilemişti.

İşgücü verimliliğini artırmak için yola çıkılmıştı. ‘İşçi sınıfı neyi niçin ürettiğini kavrarsa, iş gücü verimliliği artar’ diyordu. Fakat bu anlamda yapılması gereken yeniden yapılanma gerçekleşemedi.

Parti bürokratları hareket etmedi. Gorbaçov da insanlarda heyecan yaratan vaat ettiği demokratik bir Sovyet yapılanmasının takipçisi olmadı.

Asıl yapılması gerekenlere ağırlık vermeyip şirket evliklerinin yolu açıldı. Ve Döviz transferine izin verilmeye başlandı.

27-35 yaş bandındaki Sovyet finans sektöründeki tüm oligarklar, parti yöneticileri küresel sermaye ile tanıştı. Var olan ayrıcalıklarını banka hesapları ile pekiştirmek hevesi adım adım gerçekleşmeye başladı.

Bu gelişmeler ülkedeki tüketim ürünlerini artırmadığı gibi ekonomik göstergeleri de düzeltmedi.

Sovyetler Birliği böbrekleri ve bedenlerini satmak zorunda kalan insanların, soğuktan yaşamını yitirenlerin ülkesine dönüştü.

Gençlik örgütü bölge lideri

Gorbaçov, Sovyet bürokrasisinin tepesindeki yaşlı kişilerle ilgili eleştirel düşünen genç kuşağın üyesiydi.

1961’de komünist gençlik örgütünün bölge sekreteri ve Parti Kongresi’nin üyesi oldu. Tarım alanındaki yetkileri ona, partideki etki alanını genişletme fırsatı veriyordu.

1978’de Merkez Komite’nin Tarım Sekreterliği üyesi olarak Moskova’ya gitti ve iki yıl sonra Politbüro üyesi olarak atandı.

Genel Sekreter Yuri Andropov’un görevi süresince Gorbaçov ülke dışına geziler yaptı. 1984’te Londra’ya gittiğinde görüştüğü İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher, ondan etkilenmişti. Hatta o kadar etkilenmişti ki SSCB ile ilişkilerin geleceği konusunda iyimser olduğunu aktarmış ve “Bay Gorbaçov’u sevdim. Onunla iş yapabiliriz” demişti.

Devrimden sonra doğmuş ilk genel sekreter

Gorbaçov, 1917’de Ekim Devrimi’nden sonra doğmuş ilk genel sekreter olarak göreve geldi ve durgunluk döneminin ardından taze bir başlangıç olarak görüldü.

Gorbaçov’un giyim tarzı, tavrı ve davranışları, önceki SSCB liderlerinden farklıydı.

Ülkenin dümenine geçen Gorbaçov’un ilk görevi, adeta ölmekte olan Sovyet ekonomisini diriltmekti. Komünist Parti içerisinde de köklü reformlara ihtiyaç duyulduğunu kavrıyordu.

Sihirli iki sözcük

Gorbaçov’un reformlarıyla, dünya iki Rusça kelimeyi tartışmaya başladı: Perestroyka (yeniden yapılanma) ve glasnost (açıklık).

Ona göre ülkenin, perestroyka’ya ihtiyacı vardı ve bunu yapmaya yarayacak aracın adı ise glasnost’tu.

Şimdiki adı Saint Petersburg olan Leningrad kentinde komünist patronlara, “Ekonominin geri kalanına yetişemiyorsunuz. Uyduruk mallarınız rezil durumda” demişti.

Demişti ama vaat ettiği umudun yeşermesi için de gerektiği kadar çalışmamış, gerektiği kadar uğraşmamıştı.

Ancak devlet kontrolünün yerini serbest piyasa ekonomisinin alması gerektiğini düşünmüyordu. 1985’te parti delegelerine yaptığı bir konuşmada bunu açıklığa kavuşturdu:

“Bazılarınız piyasaya, ekonomi için bir can yeleği gözüyle bakıyor. Ancak, yoldaşlar, bakmanız gereken şey can yelekleri değil, geminin kendisidir. Ve gemi sosyalizmdir.” İdealleri buydu. Kafasındakini gerçekleştirebilseydi belki bugünkü Çin modeli gibi bir model ortaya çıkacaktı. Ancak ne kendisinin bunu takip edecek gerçekleştirecek fikri takibi oldu, ne de etrafındaki oligarkların buna niyeti ve izni…

Sisteme inancı kalmamış insanlar olarak ülkenin hızlı bir biçimde kapitalist bir modele doğru gitmesinde rol almış oldular.

Soğuk savaş ve bağımsızlık sınavı

Gorbaçov, ABD Başkanı Ronald Reagan ile silahsızlanma konusunda anlaşma sağlayarak soğuk savaşa son verme niyetindeydi. Afganistan’daki işgale son verildi, Sovyet konvansiyonel güçlerinin tek taraflı olarak azaltılacağı duyuruldu.

Ancak en zor sınav, Sovyetler Birliği bünyesinde gönülsüz olarak yer alan ülkelerden geldi. Açıklık ve demokrasi arayışı, bağımsızlık çağrılarına neden oldu. SSCB’nin dağılma sürecinde kuzeydeki Baltık ülkelerinin bağımsızlığı hızlandırıcı bir etki yaptı. Letonya, Litvanya ve Estonya, Moskova’yla bağlarını kopardı.

Kırmızı çizgi aşıldı

Tüm bu olanlar, Moskova’daki komünist düzen savunucuları için kırmızı çizginin aşılması anlamına geldi. 1991 Ağustos’unda bir askeri darbe tertiplendi ve Gorbaçov Karadeniz’deki tatili sırasında tutuklandı.

Darbe bastırıldı. Gorbaçov istifa etti. Ancak olanlar Sovyet düzenini altüst etmişti ve 6 ay sonra Sovyetler Birliği yolun sonuna geldi. Rusya artık yeni ve belirsiz bir geleceğin kapısını aralamıştı.

SSCB sonrası dünyada, Gorbaçov hem ülkede hem de uluslararası arenada etkili bir ses olmaya devam etti ancak popülerliği her zaman Rusya dışında daha fazla oldu.

1996’da Rusya Devlet Başkanlığı’na aday oldu ancak yüzde 0,5’ten daha az oy alabildi. Bu Gorbaçov’un halkın gözünde geldiği noktayı gösteriyordu.

1990’lar boyunca uluslararası panellerde ve düşünce kuruluşlarında yer aldı, dünya liderleriyle görüşmelerini sürdürdü.

1997 yılında Pizza Hut reklamında oynaması pekçok çevrede kızgınlıkla karşılandı…

Yorum yapın